16 Aralık 2022 Cuma

karanlıktan kurtuluşun öyküsü

Nerden aklıma geldi bilemiyorum eski bir hikaye işte bu, içimdeki karanlıktan kurtulma hikayem aslıda, hayatın yollarında mutlu mesut yürümedik hiç birimiz, çünkü hayatın yolları karanlıktı bazılarımızın ışıkları vardı bazılarımızın ise hiçbir şeyleri yoktu,

Gözlerimi açtım her yer karanlıktı aslında açmam ile kapamam arasında gözlerimi hiçbir şey değişmiyordu bir an çok korkmuştum kör oldum diye, ayağa kalkmaya çalıştım panikle ama çat diye bir ses ardında başımda bir darbe hissettim aynı anda, çok garipti sanki kafamı bir sarkıta çarpmıştım hızlıca. Üstümde ne var diye yokladım birden, üzerimde bir tulum vardı, orası burası sökülmüş, sanırım bir kaza geçirmiştim ama nerdeydim, kafam da milyonlarca soru… beynim o kadar hızlı çalışmaya başlamıştı ki bir an yetişemiyordum, buraya nasıl geldim bunu düşünüyordum deli gibi ben kimdim ve burada ne arıyordum, sen yanımda neden değildin etraf neden bu kadar soğuktu bu su sesleri de nerden geliyordu…

Birden güzel yüzün belirdi gözlerimin önün de bunun sadece beynimin bir oyunu olduğunu anlamam çok kısa sürmüştü. Kafamda bir ağırlık vardı sanki yokladım ellerimle sanki bir baret vardı kafamda. Tulum baret ben mağaradaydım evet sorulan sorular çözüm üretmeye başlamıştı. Peki buraya nasıl geldim bana ne oldu herkes nerdeydi sen nerdeydin, hemen fiziksel olarak üzerimde bir şey var mı diye baktım, yoktu bir şeyim görünürde, sadece içimin burukluğu ve nerden geldiğini henüz anlamadığım bir sancı vardı derinlerimde. Bunu bir yerden düşmeme ve buna bağlı bir ağrı olarak nitelendirdim. Peki sen nerdeydin,

İçimde olduğum durumu anlamaya çalışıyordum yanımda hiç ışığım yoktu, sanki birisi beni bu karanlık yerde bırakıp gitmiş gibiydi ceplerimden elimle yoklayarak ucunun ısırıldığını anladığım bir çikolata vardı, beni buraya atanlar biraz insaflıymış diye düşünmeye başladım ama ışığım yoktu…

Doğrulmaya çalıştım biraz o ana kadar oturur pozisyondaydım çünkü ama doğrulamıyordum bile, çok güçsüz kalmıştım, bir de doğrulmama engel ayaklarıma dolanmış ipler vardı, yavaş yavaş panik olmaya başlamıştım kendi durumumdan geçmiş senin nerde olduğunu merak eder haldeydim, aklıma birden yanımda asılı karpit haznesi geldi, bu son umuttu baretteki çakmağı birkaç kez yakmayı denedim ama olmuyordu soluk alışverişim hızlanmıştı , paniklemenin eşiğindeydim aklıma seni ve seninle geçen güzel günleri getirerek biraz moral bulmaya ve devam etmek için güç toplamaya çalışıyordum, ama o kadar sinirliydim ki artık ….

Çakmak çalışmıyordu farkındaydım, karanlıkta onu birkaç kez onarmayı denedim ama her seferinde daha da kötü olduğunu hissediyordum, hissediyordum çünkü göremiyordum hiçbir şey,

Sen olsan bana ne derdin haha evet “panikleme kemal” derdin panikleme kemal panikleme kemal diye kendimi telkin ediyordum ama bu ne durumumu iyileştiriyordu ne de bana bir faydası vardı gerilmiştim çünkü, sakinleşip bu yere nasıl geldiğimi tekrar düşünmeye başladım belki de çözüm ordaydı, evet evet bir şeyler hatırlamaya başlıyorum sanki, sen yanımdaydım ama sen mağara, neden mağaradaydık ki biz, birileri daha vardı olmalıydı en azından tek başımıza mağarada olmamalıydık yoksa hep her yer karanlıktı ve ışık mı sendeydi,

Bu sefer seni merak etmem korkunç bir hale geldi eğer biz mağaradaysak kesin kötü bir şey oldu ve sen de benle aynı durumdaydın, çok korkmuştum, kendimi geçmiştim senin için bu durumdan kurtulmalıydım artık, kurallar umurumda değildi, kurallar sakin ol seni birileri bulana kadar bekle derdi böyle bir durumda peki ya bulamazlarsa , beni geçtim peki ya seni bulamazlarsa ben ne yapardım…

Ucu ısırılmış çikolatadan bir parça ısırdım ben de bölüp pörçük bir şeyler hatırlamaya başladım sanırım tekrar bu çikolatayı sen vermiştin bana verirken de yüzün gülüyordu hatta gözlerinin içi ucundan bir parça ısırman için sana uzatmıştım sonra cebime koymuştum, ama bunlar olurken biz mutluyduk , seni bu mağara olduğunu düşündüğüm yere ben mi sokmuştum ki, aman tanrım dedim içinde ne yaptım ben sana ..

Seni artık bulmamak diye bir düşüncem yoktu sadece seni bulmalıydım buna odaklanmıştım kafamdaki bu motivasyonla karanlıkta nerden geldiğini henüz anlamadığım bacağıma dolaşık olan ipleri çözmeye başladım, evet evet oluyordu bu bir motivasyondu benim için buradan kurtulup sana ulaşmak için, ipleri çözmüştüm artık, bu ipleri de yanıma almalıydım ne olur ne olmazdı, ipleri güzelce katladım omzuma astım ama hala doğrulmamıştım, el yordamıyla çevremi yoklamaya başladım bu geçirdiğim panik ve sinir krizi tadındaki şeylerden sonra ilk kez aklıma gelmişti, yanımda kimsecikler yoktu sadece kafamın üstünde az önce çarptığım sarkıt,

Aklıma seslenmek geldi birilerine bir şeylere belki benimle aynı durumda olan birileri daha vardır diye düşünmüştüm,senin adınla seslenmeye başladım çevreye, belki sen duyardın belki bir başkası, senin adını kendi ağzımdan duymak bile bana motivasyondu o sıralar

Ama hiç ses yoktu ne senden ne de çevrede olabilecek bir başkasında, sonra kafam yine bana oyunlar oynamaya başlamıştı senin güzel yüzünü görüyordum yine ama bu sefer bana bakmıyordu beni görmüyordu, acaba bana çok mu ihtiyacın vardı yoksa beni sen mi bırakmıştın, belki de bana yardım getirmeye çalışıyordun içim birden buz gibi oldu bu düşüncelerle, çok üşümeye başlamıştım içerisi gerçek anlamda soğuktu çünkü..

Ayağa kalkmalıyım en azından üşümemeliyim diye düşündüm birden kalkmaya çalıştım az önce çarptığım sarkıtı teğet geçerek kalktım ama peki şimdi ne yapacaktım, artık ayaktaydım ayaklarım hareketsizlikten uyuşmuşlardı onları hareketlendirdim biraz peki bu karanlıkta bir başıma ne yapacaktım nereye gidecektim seni nasıl bulacaktım buradan nasıl çıkacaktık biz,

Hafif hafif duvarlara tutunarak bastığım yerleri ikişer üçer bazen daha fazla kontrol ederek yürümeye ve bir ışık bulmaya çalışıyordum belki çıkış yakındı, belki bir ışık görebilirdim, birkaç kez takılıp düştüm, düşüşlerimin sonuncusu çok sertti sanırım yüzümde bir yerler kanıyordu, belki de kan zannettiklerim terdi, çıkış uğruna akan terler bunu o an için bilemiyordum adın la sesleniyordum yürüdükçe, gücümü korumalıydım ama adını haykırmak içimi ısıtıyordu seni bulmalıydım…

Artık ne seni bulabileceğim ne de buradan çıkabileceğim konusunda ümidim kalmamıştı, attığım 15 20 adım bana bir ömür gibi gelmişti ama hiç umut yoktu ilerleyemiyordum biri beni ya da seni bulmalı sonra birbirimizi bulmalıydık, olduğum yere yanımdaki ipi yere koyup üstüne çökmüştüm, başımı dizlerimin arasına alıp ağlamaya başlamıştım, biliyordum bu ağlamalar beni sadece bu durumda kaçınılmaz sona yaklaştırırdı ama olsun du kendimi sakinleştiremiyordum çünkü, senin bana vereceğini düşündüğüm telkinler bile beni sakinleştiremiyordu, ah biraz bir şeyler hatırlayabilseydim neden buradayım bir bilebilseydim belki de bu kadar panik olmayacaktım çikolatamdan ısırıyordum ara ara enerjimi korumam lazımdı ama bir süre sonra o da bitecekti ne yapacaktım ben bu kör kuyuda sensiz, keşke yanımda olsaydın diyordum o zaman daha kolay olurdu keşke burada olabilseydin o bile yetecekti çıkamasak bile buradan o an her şeye bedel olacaktı benim için, her yerden su sesleri geliyordu damla damla susamamıştım ama susayacaktım da aç değildim ama acıkacaktım durum her seferinde daha da kötüye gidecek diyordum eğer bir şeyler yapmazsam seni de çıkışı da sonsuza kadar kaybedeceğim diye düşünüyordum peki buraya nasıl gelmiştim ben neden ışığım yoktu neden sen yanımda yoktun neden neden neden …

Haykırarak dua etmeye başladım bir ara, yalvarıyordum seni istiyordum buradan çıkmayı istiyordum …

Aldığım eğitim, deneyimlerim bilgim beni kurtarmaya yetmiyordu buradan, sürekli sanki bilmediğim bir şeyler var da o yüzden buradayım ah bir onları bilsem belki çıkışı da bulurum diye hayıflanıyordum kendi kendime, aklımdan onlarca öğüt onlarca telkin onlarca insan yüzü geçiyordu ama hiçbir şey ifade etmiyorlardı kendimi kapanda hissediyordum, fiziksel olarak artık iyi sayılırdım ama ruhsal olarak sinirlerimi kontrol edemiyor haldeydim sanki kendime ona buna kızıyordum ama çözüme hiçbir katkısı yoktu bunların.Neye kızdığımı bile tam olarak bilemeden kızıyordum.

Her şey bu karanlıkta mı bitecekti benim için belki de senin için de hiçbir fikrim yoktu böyle olmamalıydı karanlıkta acı dolu bir son böyle olmamalıydı.. son zannettiğim belki de nicelerinin başlangıcıydı o an bu kadar komplike düşünemiyordum ki, artık yorgunluktan iyice uykum gelmişti sen kim bilir nerelerdeydin biz neden buradaydık sormayı bırakmıştım resmen alışmıştım bu kör karanlığa, tek korkum sana bir şey olmasıydı benim için ben zaten önemli değildim sen önemliydin ve bu durumda başka hiçbir şey gelmiyordu bile aklıma artık kafam düşünmekten durmak üzereydi uyumalı mıyım uyursam uyanabilir miyim bilmiyordum son kırıntıları kalmıştı çikolatanın, sadece senin ısırdığın köşesi, kim bilir bu düşüncelerle kaç saat belki de kaç gün geçmişti, zaman kavramım zaten iyi değildir orada iyice çalışmaz olmuştu, beni mutlu eden ama umursamadım alıştığım küçük şeyler o kadar güzeldi ki, meğerse güneş en bulutlu havalar da bile ne kadar parlakmış, meğerse açık havada yüzler gülerken alınan bir nefesin yerini hiçbir şey tutmazmış, meğerse senin için verilebilecek o canın o can yokken hiçbir anlamı yokmuş gibi garip bir şey düşünmeye başladım daha sonra, düşüncelerim karman çormandı ama en azından artık sakindim paniklemiyordum daha fazla…

Vakit geçmiyor muydu yoksa çok mu hızlı geçiyordu bilemiyorum sıkıntıdan patlamak üzereydim sadece onu biliyorum, içimden ah bir şuradan çıksam ah neler yapacağım diyip duruyordum, aklıma senin de benimle aynı durumda olabileceğin gerçeğini bile getirmemeye çalışıyordum yoksa bu çıkış imkansız olacaktı, çünkü aklıma seni buraya benim sürükleyebileceğimi getirdikçe ağlamaya daha da şiddetli ağlamaya başlıyordum, bir ara ceplerimi tekrar kontrol etmek geldi içimden, yalvarıyordum ne olur bir şey çıksın ne olur ne olur bir tek kibritle çevremin 10 sn aydınlanmasına bile razıydım,

Kibrit ya da daha yardımcı bir şey bulamadım belki ama haritalama defteri çıktı cebimden güzelce bir kalemle, kalem güzelceydi el yordamıyla anlamıştım bunu, belki de bir dolma kalemdi, bu çok anlamsızdı haritalama defteri dolma kalem sen ve mağaradaydık, bir an sen acaba kampta ya da çıkışta mı beni bekliyorsun diye düşündüm, aman tanrım çok panik olmuşsundur dışarıdaysan ama bu benim için bir umut kurtulmam kavuşmamız ışık için bir umudu bu, içimden bana çok kızacak ama haklıydı o haklıydı ne işim var benim burada birlikte dışarıda mutluyduk ne diye kendimi bu kadar merak ettirdim diye düşünüyordum, ama düşündüklerimden emin değildim düşüncelerimin hala bir kısmında senin içerde olabilmen vardı ama rahatlamış gibiydim,

Şimdi bu dolma kalemin nereden geldiğini düşünmeye başlamıştım, mağarada ne işi vardı ki dolma kalemin acaba bu da mı senin di, beklide şans getirsin diye vermiştin bana bu küçük defteri ve kalemi iç cebimden bulmuştum kendime çok gülmeye başladım orda bir fener olsa bunu taa şimdi fark etmiş olacaktım, her neyse bana bir şeyler olursa diye arkamda bir yazı bırakmaya karar verdim sayfaları son ana kadar üzerinde harita çizili olma ihtimaline kadar saklayacaktım kendime boş olduğuna inandırdığım bir sayfa seçip düşünmeye başladım ne yazabilirdim ne yazabilirdim,

Başladım düşünmeye seni yazabilirdim bizi yazabilirdim o anki düşüncelerimi yazabilirdim, ama çok anlamlı olmayıydı yazdıklarım belki de bu dünya da benden kalacak son iz olacaklardı. İyi düşünmeli ve bu kısıtlı imkanı iyi değerlendirmeliydim, yazdıklarımı sen hiç okuyamadın ama ben çok iyi sakladım kimseye de okutmadım … Sonradan okuyacaklara inanmadım çünkü anlayabilirler miydi o durumda bir adamın neden bunları yazdıklarını ? sanırım 5 6 sayfa sürdü bu yazı yer yer önemli şeylerin üzerine de yazmışım karanlıkta bunları içimde bırakmamalıyım yazmalıyım diyordum, vaktin nasıl geçtiğini bile anlamamışım yazmışım sadece,

Peki o durumdan kurtuluş mu? O sanırım başka bir hikayenin konusu

10 Temmuz 2009 Cuma

#1
This Is The Life
amy macdonald

oh the wind whistles down
the cold dark street tonight
and the people they were dancing to the music vibe
and the boys chase the girls with the curls in their hair
while the shy tormented youth sit way over there
and the songs they get louder
each one better than before

and you're singing the songs
thinking this is the life
and you wake up in the morning and you're head feels twice the size
where you gonna go? where you gonna go?
where you gonna sleep tonight?

and you're singing the songs
thinking this is the life
and you wake up in the morning and you're head feels twice the size
where you gonna go? where you gonna go?
where you gonna sleep tonight?
where you gonna sleep tonight?

so you're heading down the road in your taxi for four
and you're waiting outside jimmy's front door
but nobody's in and nobody's home 'til four
so you're sitting there with nothing to do
talking about robert riger and his motley crew
and where you're gonna go and where you're gonna sleep tonight

and you're singing the songs
thinking this is the life
and you wake up in the morning and you're head feels twice the size
where you gonna go? where you gonna go?
where you gonna sleep tonight?

and you're singing the songs
thinking this is the life
and you wake up in the morning and you're head feels twice the size
where you gonna go? where you gonna go?
where you gonna sleep tonight?
where you gonna sleep tonight?